Alaplı Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Alaplı Ziraat Odası > Organik Tarım

Organik Tarım

Organik Tarım; üretimde kimyasal girdi kullanmadan, Yönetmeliğin izin verdiği girdiler kullanılarak, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Organik tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, insan ve hayvan sağlığını korumaktır. Organik tarımın geçmişi 20.yüzyıla dayanmaktadır. Zira çevre bilinci ve ozon tabakasındaki incelme ve dünya geleceğinin tehlikeye girmesi gibi konular gündeme gelmiştir.
    Önceleri çok çeşitli yöntemler ve teoriler geliştirilmiş, hatta bu yöntemlere astrolojik boyutlar katılarak ay ve yıldızların etkisini de üretime katan ekoller ortaya çıkmıştır. Tüm bu ekoller incelendiğinde görülen temel öğe; ekolojik dengenin korunarak, bitkisel ve hayvansal üretimin birlikte aile işletmeciliği şeklinde yapılması, dolayısıyla üretimden tüketime kısa devrelerin kurularak kendi kendine yeterliliğin sağlanmasıdır.
Bu özelliği nedeni ile 1. ve 2. Dünya savaşları arasında popüler olan organik tarım 1950 yılından sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin Marshall yardımı ile önemini yitirmiş, sağlanan ekonomik katkılar ve aşırı desteklemeler sonucu entansif tarım süratle yayılmış, makineleşme, kimyasal ilaç ve gübreler ile kimyasal katkı maddeleri kullanılmaya başlanılmıştır. 60’lı yılların sonunda Avrupa Topluluğu'nun uyguladığı tarımsal destekleme politikaları, 1970 de pestisitlerin ve kimyasal gübrenin keşfi de bu gelişmeye katkıda bulunmuştur.
Ancak "Yeşil Devrim" olarak adlandırılan bu tarımsal üretim artışının dünyadaki açlık sorununa bir çözüm getirmediğini, aksine doğal dengeyi ve insan sağlığını süratle bozduğunu gören kişi ve gruplar bu konuda araştırmalara başlamışlardır. Bu araştırmaların sonucunda bilim çevreleri ve sivil toplum örgütlerinin baskısıyla 1979 yılından itibaren DDT grubu pestisitlerin kullanımı ABD'den başlayarak tüm dünyada yasaklanmıştır. Bu durumda organik tarım tekrar gündeme gelmiş, 1980 yılından sonrada tüketicilerin baskısıyla aile işletmeciliği şeklinden çıkarak ticari bir boyut kazanmıştır. ABD'de 0-2 yaş grubu çocuk mamalarının imalinde organik ürünlerin kullanılmasını zorunlu tutan yasanın da bu ticari boyuta katkısını belirtmek gerekir.
 
    Organik ürünler ticarete konu olunca beraberinde kontrol ve sertifikasyona ilişkin yasal düzenlemeler gündeme gelmiştir. Avrupa'da önceleri her ülke kendine göre bazı düzenlemeler yapmış, daha sonra 24 Haziran 1991 tarihinde Avrupa Topluluğu içinde organik tarım faaliyetlerini düzenleyen 2092/91 sayılı yönetmelik yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ülkemizde organik tarım faaliyetleri 1986 yılında Avrupa'daki gelişmelerden farklı şekilde, ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda, ihracata yönelik olarak başlamıştır. Önceleri ithalatçı ülkelerin bu konudaki mevzuatına uygun olarak yapılan üretim ve ihracata, 1991 yılından sonra Avrupa Topluluğunun yukarıda adı geçen Yönetmeliği doğrultusunda devam edilmiştir. Daha sonra 2092/ 91 sayılı Yönetmeliğin 14 Ocak 1992 tarihinde yayımlanan 94 /92 sayılı ekinde; Avrupa Topluluğuna organik ürün ihraç edecek ülkelerin uymak zorunda olduğu hususlar ayrıntıları ile belirtilmiş ve ülkelerin kendi mevzuatlarını uygulamaya koymaları ve bu mevzuatın da dahil olduğu çeşitli teknik ve idari konuları içeren bir dosya ile Avrupa Topluluğuna başvurmaları zorunluluğu getirilmiştir.
Avrupa Topluluğu'ndaki bu gelişmelere uyum sağlamak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çeşitli kurum ve kuruluşların işbirliği ile Yönetmelik hazırlama çalışmalarına başlamış ve "Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik" 24.12.1994 tarihli ve 22145 sayılı Resmi Gazete' de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelikte 1995 de değişiklik yapılmıştır. Daha sonra 2002 tarihinde yeni Yönetmelik yayımlanmıştır.
Organik ürünlerin üretimi, tüketimi ve denetlenmesine dair kanun tasarısı Hükümetin acil eylem planı içerisinde yer almış ve 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” 03.12.2004 tarihli ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu Kanuna gereğince hazırlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” 10.06. 2005 tarihli ve 25841 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelikte AB mevzuatına uyum ve ülke koşulları dikkate alınarak üç kez değişiklik yapılmıştır.
AB’nin organik tarımla ilgili 2092/91 sayılı mevzuatı 1 Ocak 2009 dan itibaren yürürlükten kalkmış 234/2007 EC ve 289/2008 EC sayılı direktifleri yürürlüğe girmiştir.
AB’nin yeni mevzuatına uyumlu “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” 18.08.2010 tarihli ve 27676 sayılı Resmi Gazete’de, Yönetmelik değişikliği de 06.10.2011 tarihli ve 28076 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

"Avrupa Topluluğuna Organik Ürün İhraç Eden 3.Ülkeler" listesinde yer almak üzere de gerekli bilgileri içeren bir "Teknik Dosya" hazırlanarak öngörülen süre içinde Dışişleri Bakanlığı kanalıyla resmi başvuru yapılmıştır.


ORGANİK TARIMA NASIL BAŞLANIR ? 
Organik üretim yapacak çiftçi öncelikle üretimi yapacağı arazisinin; geleneksel üretim yapılan bölgelerden, işlek anayollardan, ağır sanayi tesislerinden, maden işletmelerinden kentsel atıkların toplu olarak bırakıldığı alanlardan, kirletici atıklar içeren akarsu ve yeraltı sularından etkilenmeyecek bir mesafede olması gerekmektedir.
Organik tarım; üretimin her aşamasının kontrol edildiği ve nihai ürünün sertifikalandırıldığı bir üretim şekli olduğundan, kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının denetiminde ve sözleşme dâhilinde yapılmaktadır. Bu nedenle Organik tarıma başlamak isteyen çiftçi yukarıda belirtilen çevre şartları uygun ise aşağıdaki bilgi ve belgeleri tamamlayarak kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna başvurur.  
·         Adı, adresi, T.C. kimlik numarası ve vergi numarası, yabancı gerçek kişilerde ise yabancı kimlik numarasını içeren kimlik bilgi ve belgeleri, İşletmenin yeri ve konumu,
·         Kadastro çalışması tamamlanmış alanlarda tapu kaydı, tamamlanmamış alanlarda ise araziye ait kroki,
·         Müracaat edilen arazinin veya arazinin kullanım hakkının kendine ait olduğuna dair bilgi ve belgeler,
·         Gıda işleyen işyeri ise Çalışma İzni ve Gıda Sicili Belgesi,
·         Su ürünleri yetiştiriciliği için Su Ürünleri Yetiştiricilik Belgesi ve/veya Su Ürünleri Kuluçkahane Belgesi
·         Yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme imzalamış olan orman ve doğal alanlardan ürün toplayacak çiftçi, ürün toplamadan önce, bu alanların mülkiyetinin veya kullanma hakkının ait olduğu makamdan yazılı izin alır.
·         Su ürünleri üretimi yapacak çiftçi Bakanlıktan yetiştiricilik için izin alır. Bakanlıktan yetiştiricilik izni alan çiftçiler organik su ürünleri üretimi yapabilir. Organik su ürünleri üretimi yapacak çiftçi, kamuya ait alanda üretim yapacaksa, ilgili kurumdan alınacak yazılı izin ile yetkilendirilmiş kuruluşa başvurarak sözleşme imzalar.
 
5262 Sayılı Organik Tarım Kanunu ve 27676 sayılı Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik Kapsamında  Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu (KSK) faaliyet göstermektedir.

NEDEN ORGANİK ÜRÜN TÜKETMELİYİZ ? 
İyi bir gelecek için sağlıklı ve iyi beslenmek gereklidir. Organik Tarım size sağlıklı, temiz, güvenilir, GDO’ suz ve Hormonsuz ürünler sunar.
Organik Tarım, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan işlemlerde Bakanlığımız tarafından yetkilendirilmiş 19 adet Kontrol ve sertifikasyon Kuruluşu tarafından kayıt altına alınarak izlenmekte ve denetlenmektedir.  Tüketici aldığı ürüne ait sertifika ile ürünün kim, nerde, nasıl, üretildiğini sorgulayabilir. Laboratuvar analizleri ile ürünün sağlıklı olduğu belgelenmektedir.
 
1. Organik Ürün Sağlıklıdır:
Konvansiyonel tarımla elde edilmiş ürünlerde sentetik ve zararlı kimyasallar kullanılmaktadır. Ortalama bir organik yiyecek yüksek seviyelerde C vitamini ve kalsiyum, magnezyum ve kanser savaşçısı antioksidanlar gibi temel mineraller içerir.

2. Organik Üründe Kötü (Zararlı) İçerik Yoktur:
Organik ürünler suni gübre ve diğer toksik maddeler kullanılmadan üretilir. Organik yiyecekler kalp krizi, migren ve hiper aktivite, çocuklarda erken gelişim gibi sağlık problemlerine sebep olabilecek GDO gibi içerikler bulundurmaz.

3. Organik Ürün Yüksek Standartlıdır:
Organik ürünler güvenilir kaynaklardan gelir. Bütün organik çiftlikler yılda en az bir kez teftiş edilir. Organik ürünlerle ilgili standartlar Türk ve Avrupa yasalarında belirtilmiştir. Konvansiyonel (bilindik usul, geleneklesel) tarımın verdiği çevre zararını karşılayabilmek için devletler bütçelerinden para harcamak zorunda kalırlar ve bu durum bizim vergilerimize yansır. Oysa organik Çevre ve Halkın sağlığını koruduğu için devlete yükü daha azdır.

4. Çevreyi Korur:
Bilakis toprağı, havayı, temiz su kaynaklarını, genetik düzeni ve biyolojik çeşitliliği korur, destekler, bunların sürdürülebilirliğini sağlar. Ayrıca toprak erozyonunu engeller, tüm bu eylemleri yaparken yinelenebilen enerji kaynaklarından faydalanır, genel enerji tüketiminde tasarruf sağlar, ekonomiye destek olur, ihraç edildiğinde ülke ekonomisine büyük katkı sağlar.
 

ORGANİK ÜRÜNLERİ NERDE BULABİLİRİZ?

Organik ürün satan mağaza ve marketlerde Etiket bilgileri ve logosu bulunan ambalajlanmış olarak,
Belirlenmiş yerde ve zamanda açılan özel düzenleme yapılmış denetleme yapılan Organik pazarlarda bulabiliriz.
 

SERTİFİKA VE LOGOYA DİKKAT!

Organik ürünlerdeki, Organik Tarım Logosu insan ve çevre sağlığını koruyan üretim tekniklerin kullanıldığının garantisidir.
% 100 Doğal, Hormonsuz, Hakiki, Köy ürünü, Saf, gibi tanımlanan ürünler Organik Ürün değildir. Tüketiciye ürün hakkında hiçbir garanti vermez. Organik ürünlerin etiketi ve logosu, reklam ve tanıtımı; sahte, yanıltıcı olamaz ve tüketiciyi yanıltacak yazı, resim, şekil ve benzerlerini içeremez. Bu nedenle Organik ürün alırken mutlaka ürünlerin etiketi ve logosuna dikkat etmeliyiz.